Süt İçmek Ne Kadar Faydalıdır? Nelere Dikkat Etmek Gerekir? başlıklı makalemizde konuya dair detayları inceleyeceğiz. Kalsiyum ve protein açısından zengin olan süt, vücudun ihtiyaç duyduğu 22 temel besin maddesinden 18'ine sahiptir.
Süt ürünlerinin beslenmemizde gerçekten gerekli olup olmadığı konusunda uzun süredir devam eden bir tartışma var. İnek sütü ve süt bazlı ürünlerin tüketilmesinin yadsınamaz faydaları var ancak bazı insanlar olumsuz yönlerinin olumlu yönlerinden daha ağır basıp basmadığını da sorguluyor.
Beslenme eğilimleri yıllar içinde gelişti ve birçok insan paleolitik veya ketojenik beslenme gibi tarzlara yöneldi. Süt ürünleri bu diyetlerin temel bir parçası değildir, bu da süt ürünlerinin güvenli olup olmadığı ve insan tüketimi için tasarlanıp tasarlanmadığı konusunda bazı sorulara yol açmıştır.
İşte sütün neler yapabileceği ve nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili bilgiler!
Süt, 22 temel besin maddesinin 18'ine sahiptir, bu da onu beslenmenin yıldızı ve uzun bir vitamin ve mineral listesini vücuda almanın basit ve etkili bir yolu haline getirir. Süt özellikle sağlıklı bir diyetin kritik unsurları olan kalsiyum ve protein açısından zengindir.
Kalsiyum ve protein, süt ve diğer süt ürünlerinden aldığımız ana besin kaynaklarıdır ancak süt aynı zamanda vücuda farklı faydalar sağlayan diğer vitamin ve besinleri de içerir.
Süt, ABD Hastalık Önleme ve Sağlığı Geliştirme Ofisi'nin “eksik besinler” olarak adlandırdığı ve çoğu Amerikalının yeterince almadığı magnezyum ve A vitamini için iyi bir kaynaktır.
Aynı zamanda süt, aşağıdakiler açısından da iyi bir kaynaktır:
Ayrıca bazı sütler vücudun kalsiyumu daha iyi emmesine yardımcı olan D vitamini ile güçlendirilmiştir.
Peki sütteki vitamin ve besinler aslında bizim için ne yapar?
Kaslar, dokular ve kemikler de dahil olmak üzere vücudumuzun tüm yapısal bileşenleri, sağlıklı vitaminler, mineraller, mikro besinler ve makro besinler tüketmemiz sayesinde korunur. Bunlar tepeden tırnağa genel sağlığımızda rol oynar.
İşte süt içmenin faydalarından bazıları:
Süt, güçlü kemiklerle ilişkilendirilebilir ve bunun iyi bir nedeni vardır. Süt, vücudun kendi kendine üretemediği ve tüketilen gıdalardan alınması gereken temel bir mineral olan kalsiyum için harika bir kaynaktır.
Kalsiyum güçlü kemikler ve dişler için gereklidir ve vücudun kas hareketini, kan pıhtılaşmasını ve sinir sinyalini sürdürmesine yardımcı olur. Güçlü kemikler osteoporozu (kemik kütlesi kaybı) önlemeye yardımcı olabilir ve kırık riskini azaltabilir.
ABD Tarım Bakanlığı'na göre, türüne bağlı olarak bir bardak inek sütünde ne kadar kalsiyum bulunacağı aşağıda belirtilmiştir:
Çoğu yetişkinin günde yaklaşık 1.000 ila 1.200 mg kalsiyuma ihtiyacı vardır, bu nedenle bir bardak süt bu ihtiyacı karşılamak için uzun bir yol kat edebilir. Ancak güçlü kemikler sadece kalsiyumla oluşmaz. Kalsiyumun bunu yaptığını biliyoruz ancak K2 vitamini ve D vitamini de dahil olmak üzere diğer besin maddelerinin de işin içine girdiğini giderek daha fazla görüyoruz ve süt bunların her ikisi için de iyi bir kaynak.
Süt, yaklaşık bir su bardağı başına yaklaşık 8 gram protein ile iyi bir yüksek kaliteli protein kaynağıdır. Yeterli protein almakta zorlananlar için özellikle faydalı olabilir.
Vücudumuz kaslardaki, kemiklerdeki ve ciltteki hücreleri inşa etmek ve onarmak için proteine ihtiyaç duyar. Ayrıca kırmızı kan hücrelerine oksijen sağlamak, hormonları düzenlemek, egzersizle iyileşmeyi hızlandırmak ve daha fazlası için de önemlidir. Daha da iyisi süt tam bir protein olarak kabul edilir, yani vücudun kendi başına üretemediği dokuz temel amino asidin tümünü içerir.
Bazı çalışmalar, düzenli olarak süt ürünleri tüketmenin diyabeti yönetmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir (yine de en büyük fayda az yağlı süt ürünlerinden, özellikle de yoğurttan gelmektedir).
Karbonhidratları az yağlı süt veya yoğurttan almak faydalı olabilir çünkü protein, az proteinli veya hiç protein içermeyen bir karbonhidratla karşılaştırıldığında glikoz (kandaki şeker) oranını azaltabilir. Süt; rafine ekmekler, un, pirinç ve rafine tahıllar gibi diğer bazı karbonhidrat kaynaklarından kesinlikle daha faydalıdır.
Çocukların büyük besin ihtiyaçları vardır ve süt o kadar çok önemli besinle doludur ki bir çocuğun beslenmesinin önemli bir parçası olarak kabul edilir.
Anne sütünden veya mamadan uzaklaşan küçük çocukların süt içmesi teşvik edilmelidir. Çocuklar için temel bir içecektir çünkü onların besin ihtiyaçlarının çoğunu karşılar.
Süt, doğal olarak kalorisi yoğun ve doğal şeker açısından zengindir; bu nedenle seçilen sütün türüne ve ne kadar içildiğine bağlı olarak her ikisinden de çok fazla tüketiliyor olabilir.
Yüzde 1'lik ve yüzde 2'lik sütler arasındaki farktan emin değil misiniz? Bu yüzdeler sütün ne kadar süt yağı (sütün yağlı kısmı) içerdiğini gösterir. Yüzde ne kadar yüksekse, o süt türü o kadar fazla gram yağa sahiptir.
Bu istatistikler, dört yaygın süt türünü ve yaklaşık bir su bardağında ne kadar yağ ve kalori bulunacağını açıklamaktadır:
|
Tür |
% Süt Yağı |
Kalori |
Toplam Yağ |
|
Yağsız süt |
0 |
83 kalori |
0 gram |
|
Az yağlı süt |
1 |
103 kalori |
2,5 gram |
|
Yağı azaltılmış süt |
2 |
124 kalori |
5 gram |
|
Yağlı süt |
3,25 |
148 kalori |
8 gram |
Daha da önemlisi, hepsi aynı miktarda diğer besin maddelerine sahiptir, bu nedenle daha az yağlı bir çeşit seçilirse iyi şeylerin hiçbiri kaçırılmamış olur. Genellikle süt, yoğurt ve peynir dahil olmak üzere süt ürünlerinin daha az yağlı versiyonlarının tüketilmesi önerilmektedir. Bunun istisnası 2 yaşın altındaki çocuklardır. Küçük çocuklar beyin büyümesi ve gelişimi için tam yağlı sütte bulunan yağa ihtiyaç duyarlar.
2 yaşından sonra, çocuğun büyüme ve gelişimine bağlı olarak daha az yağlı bir süte geçmeyi veya tam yağlı sütle devam etmeyi seçebilirsiniz.
Organik süt, antibiyotik veya büyüme hormonları ile tedavi edilmeyen ineklerden elde edilir ve bu sütü üreten inekler zamanlarının en az %30'unu merada geçirmelidir.
Organik süt, kaçınmaya çalıştığımız hormonları ve diğer gereksiz süt katkı maddelerini önler. Organik olmayan ama etiketinde büyüme hormonu verilmeyen ineklerden elde edildiği yazan sütler de tercih edilebilir.
Otla beslenen ineklerin, sindirim ve bağışıklık sistemi sağlığının yanı sıra kalp, beyin ve göz sağlığını destekleyen omega-3 yağ asitleri bakımından daha yüksek süt ürettiği düşünülmektedir.
Her şeyden önce vücudun tüketilen süt ürünlerine nasıl tepki verdiğine, türlerine ve miktarlarına dikkat edilmesi önemlidir.
Ne kadar süt tükettiğinizi aklınızda bulundurmak faydalıdır. Çoğu zaman semptomlar veya yan etkiler varsa, bunların daha fazla tüketimle daha şiddetli hale geldiği görülebilir. Bu nedenle tüketim düşük tutulmaya çalışılmalı ve kişisel eşiğin ne olduğu öğrenilmelidir.
Süt ürünleri söz konusu olduğunda dikkatli olunmalı ve aşağıdakiler gibi bazı potansiyel dezavantajlara bir göz atılmalıdır:
Süt tüketimi, muhtemel büyüme hormonları nedeniyle prostat ve endometriyal gibi bazı kanser risklerinde artışla ilişkilendirilmiştir.
Kanser riskine bakıldığında, aslında östrojenik hormonlar içeren süt ürünlerindeki yağa bakılır. Bu hormonlar prostat ve endometriyum kanseri riskinde artışla ilişkilendirilirken, kolorektal kanser riskinde azalmaya neden olmaktadır. Öte yandan, prostat, endometriyal ve kolorektal kanser riski, genellikle ineklere verilen sentetik büyüme hormonlarının kullanımıyla artabilir. Bu hormonların verildiği ineklerde enfeksiyon riski artar bu nedenle onlara daha yaygın olarak antibiyotik verilir. Bu durum, insanlarda henüz sonuçlanmamış olan antibiyotik direncini teşvik etme konusunda endişelere yol açmaktadır.
Bu risklerden kaçınmanın en iyi yolunun, hormon ve antibiyotiklerle tedavi edilmeyen ineklerden geldiği için organik olarak yetiştirilen süt ürünlerini satın almaktır. Maliyet veya bulunabilirlik nedeniyle bu bir seçenek değilse, en iyisi genel süt ve süt ürünleri tüketimini azaltmaktır.
Özellikle tam yağlı süt ve %2'lik sütte doymuş yağ oranı yüksektir. Çok fazla doymuş yağ tüketmek, atardamarların iç yüzeyinde daha fazla plak (kolesterol ve yağ) oluşmasına neden olur ve bu da kanın vücutta akmasını zorlaştırır. Bu da kalp hastalığı riskini artırır.
Doymuş yağın LDL ya da “kötü kolesterol” seviyesini artırabileceği bilinmektedir. Bu nedenle, bu tür sütler çok miktarda tüketiliyorsa bu risk de gerçekten artar.
Peynir de LDL'nin yükselmesine katkıda bulunan bir diğer unsurdur, bu nedenle sadece ne kadar süt içildiği değil, tam yağlı peynirler, tereyağı ve krema da dahil olmak üzere genel olarak ne kadar süt ürünü tüketildiğini de göz önünde bulundurmak önemlidir. Hepsinde doymuş yağ oranı yüksektir.
Güzellik meraklılarının diyetlerinden süt ürünlerini çıkarmalarının aknelerini temizlediğini iddia ettiklerini duymak yaygındır. Peki gerçek bağlantı nedir?
Süt ürünlerinin akneye nasıl katkıda bulunabileceği henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak kronik akneyle uğraşan birçok kişi, süt ürünleri alımını azalttıklarında ciltlerinin iyileştiğini fark eder. Araştırmacılar bunun nedenini henüz anlamış değil. Ancak süt ürünleri ve akne arasında gerçek bir ilişki olduğu açıktır.
Akne ile mücadele ediliyorsa, cildin temizlenip temizlenmediğini görmek için birkaç hafta boyunca beslenme düzeninden süt ürünlerinin çıkarılması denenebilir. Bu, süte karşı hassas olunup olunmadığını belirlemeye yardımcı olacaktır.
Bu soru biraz kafa karıştırıcıdır. Süt güçlü kemiklerle ilişkilendirilir, bu da daha düşük kemik kırığı riskiyle ilişkilidir ancak bazı araştırmalar, yüksek miktarda süt içmenin yaşamın ilerleyen dönemlerinde kalça kırığı riskinde artışla ilişkili olabileceğini de göstermiştir.
Araştırmalar gözden geçirildiğinde, günde 200 gramdan fazla süt tüketmenin kalça kırığı riskini artırdığı sonucuna varılmıştır. Bu da yaklaşık olarak bir su bardağı süt anlamına gelir. Ancak bu noktada, süt tüketimi ile kalça kırığı riski arasında bir ilişki olduğunu gösteren bir kanıt bulunmamaktadır.
Kırıklar konusunda endişeleri olanlar, süt tüketimlerini günde 1 bardak veya daha azına düşürebilirler.
Bazı insanlar için süt içmek ve süt ürünleri yemek gaz, şişkinlik ve hazımsızlık gibi gastrointestinal sorunlara neden olabilir. Laktoz intoleransı varsa bu semptomlar çok daha kötüdür.
Laktoz intoleransı olan kişilerde sütte bulunan laktozu parçalayan laktaz enzimi eksiktir. Vücut sütü çok iyi sindiremez çünkü laktozu veya süt şekerini parçalayamaz. Laktoz intoleransı belirtiler şunları içerir:
Bazı tahminlere göre dünya nüfusunun %70'i laktoz intoleransına sahip olabilir. Peki süt içilemediği veya süt ürünleri tüketilemediği zaman çok şey mi kaçırılır?
Süt ürünleri tolere edilemiyorsa, muhtemelen en iyisi tamamen kesip atmaktır. Süt ürünlerinde bulunan vitamin ve mineralleri diğer gıdalardan almak mümkündür, bu nedenle süt ürünleri başka kaynaklarla değiştirildiği sürece, beslenmenin büyük bir kısmı kaçırılmamış olur.
Ayrıca süt ürünleri yemeden önce laktaz takviyesi alarak vücudun süt ürünlerini parçalamasına yardımcı olunabilir ya da laktozsuz süte geçilebilir.
Laktozsuz süt seçenekleri standart süt ürünlerinin tüm tadını verir. Gerçek sütten üretilirler ancak laktoza tahammül edemeyenler için normal sütün yaşattığı mide sorunlarını yaşatmazlar.
Laktozsuz süte, vücudun sindirmesine yardımcı olmak için laktaz enzimi eklenmiştir. Ayrıca son yıllarda bir kahve dükkanına adım atanlar, muhtemelen her biri kendi besin profiline sahip bir dizi süt alternatifine de aşinadır. Seçenekler şunları içerir:
Süt alternatiflerinin şekersiz versiyonları, laktoz ve çoğu durumda doymuş yağı içermedikleri ve daha az kalori ile daha az hormona sahip oldukları için dikkate alınmaya değerdir. Ancak genellikle süt ile aynı miktarda protein içermezler, bu nedenle beslenme düzeninde başka bir yerden yeterli miktarda protein alındığından emin olunmalıdır.
Yoğurt iyi bir diyet bileşeni olabilir, özellikle de sade ve düşük yağlı veya hatta laktozsuz bir versiyonu seçilirse. Yoğurt, bağırsakları besleyebilecek probiyotikler ve sağlıklı bakterilerle doludur. Yoğurt insanlara süt ürünlerinde olan tüm besinleri ve vitaminleri verirken aynı zamanda yağ oranı düşüktür ancak iyi bir protein kaynağı olmaya da devam eder. Laktoz intoleransı olan fakat yine de beslenmelerine süt ürünlerini dahil etmek isteyen insanlar için yoğurt harika bir seçenektir.
Gebe Okulu Nedir?
Vertebroplasti Nedir? Hangi Durumları Tedavi Eder? Yan Etkileri Nelerdir?
Lisfranc Yaralanması Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Açık Redüksiyon ve İç Sabitleme (ORIF) Nedir? Kimlere Uygulanır? Faydaları Nelerdir?
Bilek Ağrısı Neden Olur? Nasıl Tedavi Edilir?
Osteoporoz Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Bacak Kırıkları Neden Olur? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Bilek Kırıkları Neden Olur? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Subungual Hematom Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Medial Tibial Stres Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?