Dünya Sağlık Örgütüne göre GETAT ‘Fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanı sıra sağlık durumunun sürdürülmesinde yararlanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve deneyimlere dayalı, etkinliği bilimsel olarak açıklanabilen veya açıklanamayan, bilgi, beceri ve uygulamalar bütünüdür’. Diğer bir deyişle GETAT uygulamaları bilgi, inanç ve toplumsal deneyimleri de içinde barındıran, tarihi derinliği olan uygulamalardır ve bu nedenlerle ‘geleneksel’ olarak adlandırılmaktadır. Kültürel yapılar, dini inanışlar, felsefe ve deneyimlerle şekillenerek kanıta dayalı günümüz klasik (modern) tıbbından farklılaşmaktadır. Dünyada çeşitli ülkelerde alternatif, tamamlayıcı, geleneksel, fonksiyonel, bütünleyici tıp, halk hekimliği gibi, zaman zaman iç içe geçen değişik isimlendirmeler kullanılmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp’ terminolojisini benimsemiştir. GETAT uygulamaları modern tıp uygulamalarının alternatifi değildir. Ancak modern tıp yanında tamamlayıcı olarak düzenlendiğinde ve ehil kişiler tarafından uygun şekilde uygulandığında insan sağlığına yararlı olabilir.
Ozon (O3) gazı üç oksijen atomundan oluşan, kararsız, kuvvetli okside edici, keskin kokulu ve renksiz olan bir gazdır. Adı yunanca “koklamak” anlamına gelen “ozein”den gelmektedir. Ozon terapisi esnasında ,cihazdan elde edilen Üç oksijen taşıyan Ozon, vücutta oksidasyon ve oksijenasyon yoluyla etki eder.
Ozon vücuda verildiğinde, üçüncü oksijen atomu zararlı mikroorganizmalara bağlanır. Bunu yaparak onları oksitler veya yok eder. Bu işleme oksidasyon denir.
Ozon daha sonra vücutta oksijene (O2) dönüşür ve kan oksijen seviyelerini artırır. Plazma içinde çözünen oksijen miktarını artırdığından ,çevre dokulara ulaşan oksijen miktarınıda artırarak immunomodülatör, antimikrobiyal, antiinflamatuvar, antihipoksik yara yeri iyileştirici özellik gösterir ve hücre iyileşmesini destekler. Bu işleme oksijenasyon denir .
Ozon gazı kan ile birleştiğinde,hücre duvarlarına tutunarak hücre içi mesajlar iletir.Vucudumuzdaki iyileştirici mekanızmalarını bağışıklık sistemini aktive eden bu iletiler sayesinde hücre yenileme süreci başlar.
Ozon tedavisi düşük risklidir ve genellikle standart tıbbi tedavilerle birlikte uygulanan tamamlayıcı, destekleyici ve yeniden yapılandırıcı bir tedavi biçimidir.
Major Otohemoterapi (Kanın Ozonlanması): Hastanın 100 cc kanı, steril koşullarda ozon tedavisine uygun tedavi setlerine alınır, uygun oranda medikal ozon gazı ile normobarik koşullarda karıştırılıp hastaya geri verilir.
Torba Ozon Tedavisi: Kol-bacak gibi ekstremitelerin haricen ozon gazı uygulanması amacıyla özel bir torbaya alınarak medikal ozon gazı uygulaması işlemidir.
Minor Otohemoterapi: Hastanın 2 ila 10 cc kanı vücut dışında steril koşullarda medikal ozon gazı ile karıştırılıp, kas içi yoldan hastaya enjekte edilmesidir.
İntradiskal Ozon Uygulaması: Steril koşullarda görüntüleme teknikleri (C kollu skopi, floroskopi) eşliğinde uzman doktorlar tarafından intervertebral diskler içerisine direk ozon uygulanmasıdır.
Rektal veya vaginal İnsufflasyon: Hastaya rektal veya vajinal yoldan medikal ozon gazı verilmesidir.
Lokal Ozon Uygulaması: Kas, tendon, tendon kılıfı, bağ, eklem içi, eklem çevresi ve omurga sorunlarında; enjeksiyon yöntemi ile deri içi, deri altı, kas içi ve eklem içi medikal ozon gazı uygulamalarını içerir.
Antiaging-Longevity: Uyku düzensizliği, kronik yorgunluk, depresyon, duygu durum bozukluğu cinsel istekte azalma, dikkat ve konsantrasyon da azalma gibi psikosomatik rahatsızlıklarda,
Bağışıklığın Güçlendirilmesi: Bağışıklık sisteminin zayıfladığı bakteriel ve viral enfeksiyonlarda destekleyici tedavi,
Allerji: Alerjik rinit, ürtiker, kontak dermatitte gibi alerjik hastalıklarda,
Kas-İskelet Sistemi Hastalıkları: Romatizmal hastalıklarda, kas eklem rahatsızlıklarında, fıtık, kas tutulması, dizlerde kireçlenme, osteomiyelit, ağrı durumunda,
Kardiyovasküler Sistem Hastalıkları: Aterosikleroz (damar sertleşmesi), kan dolaşımın desteklenmesi, anti oksidan özelliği ile kalp sağlığının korunmasında,
Kanser: Kanser ve kemoterapi uygulamaları ile birlikte destekleyici tedavi olarak,
Karaciğer Hastalıkları: Karaciğer enflamasyonununda (Hepatit A, B,C) destekleyici tedavi olarak,
Cilt Hastalıkları: Cilt kırışıklığı kozmetik sorunlar, cilt mantarları, enfekte cilt lezyonlarında,
Göz Hastalıkları: Yaşlanma ve yaşa bağlı görme bozukluklarında,
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları: Vertigo, tinnitus tedavisinde,
Yara Tedavisi: Enfekte yaralara ve açık yaralarada yara iyileştirici olarak, diyabetik ayak, dekubit ülserinde,
Metabolik Hastalıklar: Diyabet, tansiyon yüksekliği gibi metabolik hastalıklarda tedaviyi destekleyici,
Gastrointestinal Sistem Hastalıkları: Ülser, dispepsi gibi mide bağırsak hastalıklarında destekleyici tedavi olarak,
Zayıflama: Zayıflamada yine destekleyeci bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
Sertifikalı Uzman hekimlerin elinde yan etkileri neredeyse çok azdır. Bu nedenlerle insan sağlığını koruma ve hastalıklarla mücadelede ozon tedavisi doğal bir destekleyici tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir
Kesin Kontrendikasyonlar: (Kesinlikle kullanılmaması gereken durumlar)
Göreceli Kontrendikasyonlar: (Hastanın durumuna göre kullanılmaması gereken durumlar)
Kan dolaşımını arttırmak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan uygulama yöntemine kuru kupa terapisi denir. Bazı rahatsızlıkların önlenmesi ve giderilmesi amacıyla belli vücut noktalarında bölgesel vakum yaparak ve yüzeysel cilt kesikleri oluşturarak kanın alındığı uygulama yöntemine ise Yaş Kupa Terapisi (Hacamat) denir.
Hacamat, günümüzde deri altında lenfatik kanallarda ve dokular arasındaki sıvıda biriken toksin, ağır metal gibi atıkların, kirli kanla birlikte vücuttan uzaklaştırılması amacıyla koruyucu hekimlikte ve bazı hastalıkların tedavisinde uygulanan,geçmişte Peygamber Efendimizin (S.A.V) sünneti olarak bizlere kalan bir tedavi şeklidir. Özel vakumlu kupalar ile kan alma yöntemi olan hacamat,uygun zamanlarda ve düzenli olarak yapıldığı takdirde vücudun normal formuna döndürülmesine katkı sağlar.
İbni Sina ( M.S 980 1037), Orta Doğu ve Arap toplumunda vücudun eski orijinal haline getirilmesi anlamına gelen “hicamat” olarak adlandırılmış olan Hacamat tedavisinin faydalarından bahsetmiştir.
Kontraendikasyon; Damar pıhtılaşma hastalıkları, aktif yara, dekompanse kalp hastalıkları, hemofili, kan sulandırıcı kullanan kişiler.
Mezoterapi günümüzde sıklıkla tercih edilen ve son yıllarda gittikçe daha popüler hale gelen bir tedavi yöntemidir. Mezoterapi, cildin mezodermden köken alan orta tabakasına (derm) ilaç enjeksiyonu yöntemi olarak tanımlanır. Bu uygulama ile (iğnenin mekanik etkisi ve ilacın farmokinetik etkisi) mezoderm uyarılarak, embriyolojik gelişmede mezoderm kaynaklı doku ve organ (fibröz doku, kıkırdak, kemik, kas, yağ, kemik iliği, lenfatik doku ürogenital sistem, vasküler sistem) patolojilerinin semptom ve şikayetlerini büyük ölçüde azaltan bir uygulama yöntemidir. Mezoterapide kullanılan bu maddeler hastanın ihtiyaçlarına göre bireysel olarak belirlenir. Bir başka deyişle, mezoterapi uygulaması hastaya özeldir. Hasta merkezlidir ve bütüncül bir bakış açısını ilke edinir. Mezoterapi 0,4-1,3 cm uzunluğunda iğnelerle yapılmaktadır. İğneler tek tek ya da gruplar halinde cilt, kas, yağ dokusu ve eklem içerisine enjekte edilmekte ve işlemden önce topikal anestezik maddeler kullanılmaktadır
Mezoterapi kelime olarak Antik Yunanca’dan türemiş bir terimdir. Meso terimi, orta anlamındadır ve therapeia terimi de tedavi anlamını taşır.
Mezoterapi uygulamasında pek çok teknik vardır. Ancak teknik seçimi patolojiye, uygulama alanına, dermisin yapısına ve ürünün çeşidine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Sıklıkla ajanlar epidermisden hipodermise doğru uygulanır.
Mezoterapinin uygulanış yöntemi nedeniyle ilaçlar doğrudan sorunlu bölgeye ulaşır. Bu nedenle mezoterapi daha hızlı ve etkin bir tedavi yöntemidir. Diğer tedavi yöntemlerinde karşılaşılabilecek olan ilaçların dağılması ve sorunlu bölgeye ulaşmaması durumu mezoterapide görülmez. Mezoterapi, cildin yenilenmesine yol açan ve çok küçük iğnelerle uygulandığı için kişiye acı vermeyen bir tedavidir. Zayıflama, cilt yenileme, iyileştirme gibi güçlü etkilere sahip bir tedavi yöntemi olarak mezoterapinin bilinen bir zararı yoktur.
Kontraendikason: Kullanılan ajanlara karşı reaksiyon, gebelik, otoimmun hastalıkları olanlar, insülin kullanımı, kan sulandırıcı kullanımı, kanser hastalığı, yakın zamanda geçirilen felç, uçuk, ağır kalp yetmezliği.
Olası Yan Etkileri: Ağrı, hassasiyet, kızarıklık, morluk, eritem ödem.
Proloterapi latince ‘’proliferasyon’’ ve ‘’terapi’’ kelimelerinden türemiştir. Ligament ve tendonların rejenerasyonunu tetikleyen bir enjeksiyon yöntemidir.Hasarlanmış ligaman, tendon ve eklemlere solüsyon enjeksiyonu ile yara iyileşme mekanizmalarının iatrojenik olarak stimülasyonudur
Proloterapi, hasarlı dokuların onarımı ve yara iyileşmesi için vücut tamir mekanizmasının stimülasyonunu amaçlar.Ligamentöz laksitelerin, kronik entesopatilerin akut inflamatuar yanıtı müteakip oluşan tendinosislerin iyileşmesini uyarıcı etkiye sahiptir.
Günümüzde en yaygın kullanılan proliferatif madde dekstrozdur. Dekstroza ek olarak, PRP, kök hücreler, tıbbi ozon ve gliserin de proliferatif maddeler olarak kullanılabilir. Bu maddeler enjekte edildiğinde vücudun kendi kendini iyileştirme tepkisini başlatır.
Glikoz, düşük konsantrasyonlarda hücresel düzeyde ağrı iletimini engellerken, yüksek konsantrasyonlarda proliferatif etkiye sahiptir. Eklem içine verildiğinde kıkırdak hücreleri üzerinde rejeneratif etkiye sahiptir.
Eklem ve tendonları tedavi etmek için kullanılır. En sık kullanıldığı alanlar omurganın eklemleri ve bağları, boyun, sırt, diz, kalça, omuz, dirsek, bilek ve ayak bileğidir.
Birçok kişi günlük diyetlerinden gerekli olan esansiyel vitaminleri yeterli alamamaktadır. Vitamin yetersizliği başağrıları, yorgunluk, güçsüzlük, tükenmişlik, kolay morarma ve kanamaya maruz bırakabilir. Damar içi Beslenme, (IV) vitamin, mineral ve diğer doğal maddeleri, doğrudan hastanın kan dolaşımına damar yoluyla enjekte etme yöntemidir.
Hem kanser hastaları hem de sık sık grip-nezle geçiren hasta grupları IV yüksek doz vitamin tedavisinden fayda görürler. Kronik depresyon, fibromyalji, spor yaralanmaları, ağrı tedavisinde, sinüzit, bronşit, spor performansı artmasında
C vitamini vücutta depolanamadığı için insan vücudunun dışarıdan almaya ihtiyaç duyduğu ve suda çözünen bir vitamin türüdür. Portakal, mandalina, greyfurt ve limon gibi meyveler ile roka, brokoli ve biber gibi meyve ve sebze çeşitlerinde belirli miktarlarda bulunur. C vitamini doğru miktarda tüketildiğinde tüm vücudun sağlıklı işleyişini destekler, hücreleri toksinlerin yarattığı hasarlardan korumaya yardımcı ve bağışıklık sistemini güçlendirmede yardımcı olur. C vitamini eksikliği bağışıklığı zayıflatır, diş eti rahatsızlıkları ve enfeksiyon riskini artırır.
C vitamininin klinik çalışmalarla kanıtlanmış faydalarından en önemlileri şu şekilde sıralanabilir.
Besinlerde, damla ve suda eriyen takviyelerde bulunan C vitamini miktarına kıyasla, bağışıklık sistemini güçlendiren ve enfeksiyonlardan koruyan etkilere ulaşmak için gereken C vitamini miktarı daha yüksektir. Aynı zamanda ağızdan alınan C vitamini vücutta çok az miktarda emildiği için kana sadece belli bir miktarda ulaşır. Bu yüzden, yüksek doz C vitaminini doğrudan kana karışmasını için damar yolu (IV) olarak uygulamak, bağışıklık sisteminizi hızlı bir şekilde güçlendirmek için en etkili yolu olacaktır.
Eamar yolu C Vitamini takviyesi ile C vitamininin antioksidan ve tedavi edici etkilerinden faydalanabilirsiniz. C Vitamini uygulamaları (7,5-15-25 gr) ihtiyacınıza göre farklı dozlarda sunulmaktadır. Bağışıklığı güçlendirmede en önemli destek olan C vitamini, özellikle gribal durumlarda hızlı iyileşme sağladığı gibi önleyici olarak da kullanılabilir.
C vitamininin IV (damar yolu) olarak alınması enfeksiyonlarla savaşmak için gerekli olan B ve T hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını destekler. Cildin ve mukoza zarlarının bariyer fonksiyonunu, nötrofiller v.b. beyaz kan hücrelerinin virüs gibi mikroorganizmaları yok etme ve vücudun toksik maddeleri temizleme etkinliğini artırır. Ayrıca enfeksiyon bölgelerinden mukusun temizlenmesini sağlar. Vücudun mikroorganizma istilasına karşı korunmasını sağlar.
Yaşlanma geciktirici (antiaging) özelliği ile glutatyon molekülü, sağlklı ve uzun yaşamanın sırlarını içerisinde barındıran, üç aminoasitten oluşan peptidtir. Glutatyon, insan vücuduna zarar veren ve sürekli oluşan serbest radikaller ve reaktif toksik maddeleri etkisiz hale getirerek vücudun korunmasını sağlayan çok güçlü bir antioksidandır. Sağlıklı olmak ve vücudun birçok hastalıktan korunmasını sağlayan moleküller arasında en önemli olanıdır.
Sigara ve alkol kullanımı gibi vücuda ciddi ve uzun süreli zararlar veren kullanımların yarattığı zararların önlenmesini sağlayan en önemli etkendir.
Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarıyla beraber, damar hastalıkları, kanser, bunama gibi kronik hastalıkların oluşumunda serbest radikallerin etkisi oldukça yüksektir. Buna karşın glutatyon tedavisi ile bahsi geçen kronik hastalıkların oluşma riski azaltılır. Vücudu birçok zararlı etkenden korumasının yanında güçlü detoks etkisi sayesinde dokularda biriken serbest oksijen radikalinin zararlı etkilerine karşın bireyleri korur. Bağışıklık sistemini korur ve güçlendirir.
Ansioksidanın Komutanı olarak da ifade edilen glutatyon, sürekli olarak vücutta bulunmaktadır. Vücutta az bulunması durumunda da takviye yapılması, hastalıklara karşı vücudun direncini oldukça yükseltir. Glutatyonu aktif kullanmak için arttırmanın en etkili yolu elbette IV yolu ile damardan alınmasıdır. IV glutatyon alımı dışardan takviye edildiğinde, direk kan dolaşıma katılır ve vücudu serbest radikallere karşı korumakla birlikte, destekler ve hücrelerin korunmasını kontrol altına almaktadır. Glutatyon vücutta bulunan serbest radikallerin ile birlikte vücutta bulunan reaktif oksijenin yok edilmesini sağlar.
Glutatyon düzeyi vücutta yüksek tutulduğunda kişiler daha sağlıklı, performansı yüksek, hastalıkların korunması gibi pek çok yönden daha iyi durumda olurlar. Bununla birlikte Glutatyonlar vücudun temel yapı taşı olan hücrelerin enerji merkezi olan mitokondrinin daha iyi bir şekilde çalışmasını da sağlamaktadır
Glutatyonu arttırmanın ve aktif kullanmanın en etkili yolunun IV yolu ile damardan almak olduğunu yukarıda da belirtmiştik. Glutatyon takviyesinde kullanılan bu yöntem, şuanda da tüm dünyada yaygın olarak kullanılan hızlı ve etkili bir yöntemdir.
Glutatyon Tedavi İşleminin Tahmini Süreci ise;
Her bir kür haftada 1 gün olmak üzere 5 hafta sürerek takviye sağlanır. Ve her 1 seans 15 dakikalık bir uygulamadır. Yapılan işlem sonucunda hastanın hastaneye yatışı gerekmez. Hasta uygulama sonrası günlük yaşamına olduğu gibi dönebilir. Tabi hastanın isteği ve doktorun önerisine bağlı olarak yılda 2 kür uygulaması da yapılabili
Bu nedenle de bedene glutatyon üretimini teşvik eden çinko, selenyum, C vitamini, alfa lipoik asit, E vitamini, silimarin, zerdeçal gibi “antioksidan” güçleri daha çok kazandırmak, özellikle sistein zengini besinlerle (lahanagiller, soğan, sarımsak) yüklenmek gerekiyor.
Bu protokol yaşlanma, kötü beslenme alışkanlıkları ve yoğun çalışma baskısı ile ortaya çıkan farklı tehlikelerden organları korur ve temizler. Tüm vücudu canlandırarak, organların daha verimli çalışmasına yardımcı olur.
Damar İçi Enjeksiyon (i.v)
Kas İçi Enjeksiyon (i.m)
Çinko
Glutatyon
C Vitamini
Alfa Lipoik Asit
Peptidler