Gençliği İsraf Etmeyelim

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesi ile hastanelerimizdeki sağlık ve sağlık dışı genç çalışanlarımızı ve bu değerli insanları nasıl israf etmemeliyizi yazmak istedim:Ülkemizin sağlıkta kalite standartlarına sahip oluşu ve Sağlık Bakanlığı’nn bu standartlar doğrultusunda hastaneleri denetlemesi hastanelerimiz için büyük şanstır. Hatta bununla kalmayıp sağlık hizmetinin akreditasyon süreçlerine de başlanmıştır.  Hakkıyla ve eksiksiz yerine getirilen çalışanlarımızla ilgili standartlar ile istenmeyen olayların başta hukuki sorunların üstesinden gelmek mümkündür.Yeter ki düşünce şeklimizi değiştirelim. Yalın düşünelim. Yalın liderler olalım.

Neden Mi?

Yalın liderler takım çalışmasına yatkın, kişisel gelişimleri yönünden destek almış liderlerdir. Özellikle ekip üyeleri ile iletişimi son derece iyidir. İletişimde kuşak farklarını bilmek bu kuşak farklarından doğacak sorunların üstesinden gelmeyi kolaylaştırır. Bu kuşakları hatırlatmakta fayda vardır: Geleneksel, sessiz kuşak (1946 öncesi  doğanlar), bebek patlaması kuşağı ( 1946-1964 arası doğanlar), X kuşağı (1965-1979 arası doğanlar), Y, milenyum kuşağı (1980-1994 arası doğanlar), Z kuşağı (1995-2012 arası doğanlar), Alfa kuşağı (2013’den sonra doğanlar).Farklı kuşağa ait olan sağlıkçılar aynı hastanede birlikte sağlık  hizmeti öncüleri olarak var olacaklarsa başta liderler olmak üzere herkes birbirini özellikle gençleri yani x,y,z, ve hatta Alfa kuşaklarını iyi tanımalıdır. Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyoruz, o halde gençleri yani x,y,z, ve hatta Alfa kuşaklarını tanıyalım:X kuşağı, toplumsal sorunlara duyarlı, iş motivasyonları yüksek, otoriteye saygılı ve kanaatkar,  yaşamak için çalışan kuşaktır. Y, milenyum kuşağı ise sadakat duyguları az, teknoloji hayatlarında pek çok şeyin simgesi olan, narsist, bireyci ve girişimci, çalışmaktan hoşlanmayan, eğlenceyi, kazanmayı çok seven, otoriteye saldırgan, tatminsiz, istekleri çok, beklentileri yüksek ama bedelini ödemek istemeyen, hızlı tüketen, iş ve yaşam dengesi kuran kuşaktır. Z kuşağı , edilgenliği kabul etmeyen, sonuç odaklı, çok diplomalı, uzman ve buluşçu, yaşamlarında otorite kavramının önemi olmayan, tatminsiz, kararsız ve doğuştan tüketici, iş için “Daha durun bakalım” mantığında olan, teknolojik olanaklarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel iletişim kuran, fiziksel olarak tek başlarına, yalnız yaşayan kuşaktır. Alfa kuşağı, bilgiye erişme gücü açısından diğer kuşaklara göre daha şanslı, tüm teknolojileri kişiselleştirebilme yeteneğine sahip, daha az konuşan, gerekmedikçe fiziksel buluşmalardan kaçınan, robotik  arkadaşlarla ya da yardımcılarla vakit geçirmek hayatlarının bir parçası olan dijital bir kuşaktır. Bu kuşak farklılıklarını gerek hastane lideri gerekse hastane çalışanlarına uyarlayacak olursak gerçekten hepsinin arasında iletişim ve anlaşabilme hasarları olacağı ortadadır. Çünkü biliyoruz ki hastane çok fazla meslek grubuna mensup çok farklı yaş grubundan yani kuşaktan çalışanımız mevcuttur. Dolayısıyla en tepe lider ile hastanedeki tüm liderlerin bu kuşak farklarını çok iyi bilip çalışanları hangi kuşağa mensup ise o kuşağın  özelliklerinden faydalanmayı bilmek gerekmektedir. Bu doğanın evrilleşmesi gibi insanın da evrilleştiğini bize gösterir. Bu da iş yaşamına yansır. Yani sağlıkçı da insan olduğuna göre  verdiği sağlık hizmetine de bu özelliklerin yansıyacağı beklenir.Sağlık hizmetinde hizmeti veren de insan, sağlık hizmetini alan da insandır. O nedenle iki insan arasında ki etkileşim son derece önemlidir. O halde önce sağlıkçılar ve liderleri bu iletişimi çok iyi bilmelidir. Lider ve çalışanı arasındaki iletişim verilen hizmetin verimini gösteren en önemli göstergedir. Etkili iletişimin olmadığı ortamda verimli bir sağlık hizmeti beklenemez. Süreçlerde hata, eksiklik, aksaklık, mutsuzluk ve memnuniyetsizlik kaçınılmaz olur.Yalın liderlere düşen ise şu: Gençleri iyi tanımak, duymak ve dinlemek, gençelerle iletişimi iyi kurmak, en önemlisi gençlerin potansiyellerini israf etmemek.